NİL GÜREL

30 Mart 2025 Pazar

 NE GÜZEL BAYRAM!

“O gün, (Allah’a) sunulacaksınız; size ait hiçbir sır gizli kalmayacaktır.

Kitabı kendisine sağından verilen kişiye şöyle diyecektir: “Alın, işte kitabımı (amel defterimi) okuyun!

Doğrusu ben hesabımla karşılaşacağıma inanmıştım.”

Artık o (kişi), meyveleri kolayca toplanabilen yüksek bir cennette memnun olacağı bir hayat içinde olacaktır. (Cennetliklere şöyle seslenilecektir:) “Geçmiş günlerde işlediklerinize karşılık afiyetle yiyin, için!” (Hakka,18-24)

Ne güzel bir akıbet!

Ne güzel bir bayram!

“Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık bugün afiyetle yiyip içebilirsiniz.”

Peygamber Efendimiz (sav); “Bayram gecelerini ihya edenlerin kalbi bütün kalplerin öldüğü gün diri kalır.” buyurur.

Yine mübarek bir akşamdayız.

Yine alemlerin Rabbine; Rabbimize iltica ediyoruz.

Yine halimizi O’na arz ediyoruz:

Rabbimiz!

“Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin için!” Hitabına muhatap olabilmeyi bizlere de nasip eyle.

Ya Rabbi, ya Rabbe’l alemin,ya erhame’r rahimin!

Biliyoruz ki dualarımız icabet etmenin Senin takdirinde bir zamanı vardır. Ancak biz zayıfız, sabrımız az, tahammül etmekte zorlanıyoruz.. Yardım eyle bize; mazlum kardeşlerimize, imandan nasipsiz olanlarımıza iman nasip eyle, ibadetten habersiz olanlarımıza ibadet nasip eyle, Gazze’deki yavrularımıza güzel günler nasip eyle .

Mazlumları bizim elimize bırakma; duyarsız, dertsiz olanlarımızın insafsızlığına bırakma!

Sen zalimlerin elindeki zülüm araçlarının tükendiğini göster bize!

Hep beraber bayram yapabilmeyi nasip eyle.

Güzel bayramlar lütfeyle.

Ve ahiretimizi bayram eyle!

Doç. Dr. Burhan İŞLİYEN

https://www.diyanethaber.com.tr/ne-guzel-bayram

 Bu güzel ve anlamlı yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.

Ramazan Bayramınız mübarek olsun. Sağlık ve afiyetiniz daim olsun.

Bayramın ülkemize, İslam ümmetine ve insanlığa hayır ve huzur getirmesi temennisi ile nice bayramlara inşAllah🙏

25 Mart 2025 Salı

BEYNİMİZ ZORLU DAYANIKLILIK EGZİRSİZLERİ ESNASINDA “KENDİNİ YEMEYE” BAŞLAYABİLİR Mİ?

Maraton koşucularının beyinleri üzerinde yapılan yeni bir pilot çalışma, insan beyninin enerji açlığı çektiğinde yakıt için kendi yağ dokusunu “yemeye” başlayabileceğini buldu.

Bulgular, uzun süreli zorlu dayanıklılık gerektiren durumlarda insan beyninin işlevini sürdürmesine yardımcı olabilecek yepyeni bir nöroplastisite biçimine işaret ediyor.

Katılımcıların beyin taramaları, maraton sırasında beyindeki glikozun tehlikeli bir şekilde düştüğünde, bazı nöronların beyindeki sinir liflerinin etrafında oluşan yağlı bir kılıf olan miyelini yemeye başlayabileceğini gösteriyor.

Miyelin nöronların mesajları daha verimli bir şekilde göndermesine yardımcı olmasıyla bilinir, ancakbu koruyucu kaplama bilim insanlarının bir zamanlar düşündüğü gibi sadece basit bir statik yalıtkandan ibaret değildir. Güncel araştırmalar, nöronların bu yağlı kılıfları yeniden kullanıp kalınlıklarını çevresel değişikliklere uyum sağlayacak şekilde yeniden şekillendirebileceğini ileri sürüyor.

Şimdi, bazı beyin hücrelerinin miyelini yakıt olarak geri dönüştürdüğü bile görülüyor. Tabi ki bu gerçekten gerekliyse.

Haberin detaylarını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

https://www.sciencealert.com/your-brain-might-start-eating-itself-during-strenuous-endurance-exercise

18 Mart 2025 Salı

"Çanakkale Zaferi’nin geniş çapta kutlanmasında basının rolü neydi? Ahmet Kabaklı’nın Tercüman gazetesindeki yazıları, toplumsal hafızanın şekillenmesinde nasıl bir etki yarattı? Bu soruların peşine düştüğüm çalışmam: Çanakkale Zaferi Törenlerinin Yaygın Kutlanmasında Basının Etkisi: Ahmet Kabaklı’nın Tercüman’daki Yazısı ve Ahmet Kabaklı’nın Hafıza Oluşturmadaki Rolü Sosyal Bilimlerde Güncel Tartışmalar 14 (Ed. Meryem Bulut). #18martcanakkalezaferi"

Kaynak: Doç. Dr. Gülenay Pınarbaşı X Hesabı


Çanakkale Şehitlerimizi Saygı ve Rahmetle Anıyorum..

15 Mart 2025 Cumartesi

 FİLİSTİN MESELESİ İMANİ VE İNSANİ BİR DURUŞ

 GEREKTİRİR

Bugün mutfakta iftar için hazırlık yaparken Diyanet Radyo'nun iftar programını dinliyordum. Radyonun bugünkü konuklarından biri oyuncu Burak Haktanır’dı. Radyo sunucusu kendisine sosyal medya platformlarında paylaştığı "Filistin imani ve insani bir duruş gerektirir” sözünün anlamını sordu. Özetle “imani” derken Filistin’deki Müslüman kardeşlerimizin uğradığı zulme sessiz kalınmamasını ifade ettiğini belirtti. Diğer yandan eğer imanımız yoksa da insani yönden yani vicdanen bu duruma bir karşı duruş, Filistin'in yanında bir duruş sergilememiz gerektiğini belirtti. Çünkü genel olarak dünyada ve ülkemizde de “Filistinliler bizi ilgilendirmiyor Müslüman Arap zaten onlar” anlayışında olanlar var. Halbuki onlar da insan, bu noktadan bakabilirsek Filistin meselesi insani bir mesele oluyor. Haktanır, “insani” yönü bu şekilde açıklıyor.

Peki ülkemiz açısından diyelim ki bu iki yönden de yoksun biri, karşı duruş sergileyebilir mi? İşte bu sorunun cevabını da Haktanır, üçüncü bir yön olarak çıkarcılık yönünden veriyor. “Bu adamlar adım adım bize doğru ilerliyor. Buna bir dur demeli bu zulmün karşısında durmalı” diye düşünülmesi gerekir diyor. Çıkarcılığın bize yakışmadığını ama iki yönden de yoksun olunursa bu noktada bir duruş sergilenmesi gerektiğini vurguluyor.

Gerçekten çok anlamlı bir söz. Her yönden bu Filistin zulmünün karşısında durup Filistin'in yanında bir duruş sergileyebilmeli.

15.03.2025

9 Mart 2025 Pazar

Şu sıralar Ece Gürel'in ölümü nedeniyle gündemde olan Cadılar Eğitimine ilişkin Doç. Dr. Gülenay PINARBAŞI'nın twitter hesabında yer alan analizine yer vermek istiyorum: 

"Hale Nur Özen’in, Ece Gürel’e cadılık eğitimi verdiğini açıklamasıyla merak iyice arttı. Peki, bu konuyu nasıl ele almalıyız?  Sekülerleşme arttıkça toplumlar kurumsal dinlerden uzaklaşıyor ama mitleri, pagan simgelerini yeniden üretiyor. Teknolojiyle iletişim arttıkça bu üretim çeşitleniyor ve büyüyor. Cadılık da tam bu dönüşümün bir parçası. #WitchTok #Cadılık  

Çağdaş Cadılık (Wicca), doğa merkezli bir pagan dini. Wiccan’lar, Büyük Ana Tanrıça ve Boynuzlu Tanrı’ya inanır, astrolojik döngülere dayalı bayramlar kutlar. Batıda bu hareket, ataerkil topluma bir tepki olarak feminist söylemlerle de kesişiyor. 

#WomensDay #Neopaganizm  

Sosyal medya, bireysel mistisizmi çeşitlendirerek yeni bir dindarlaşma formu yaratıyor. Teknolojiyle inşa edilen bu siber kültür, neopagan unsurlarla örülü yeni bir inanç modeli sunuyor. Adorno’nun "ikincil mitolojik" dediği irrasyonaliteyi de barındırıyor. #DijitalMistisizm  

1921’de Margeret Murray, cadılığın kökenlerini akademik zemine taşıdı, 1950’lerde Gerald Gardner Wicca’yı "yeryüzü merkezli neopagan bir din" olarak sundu. Cadılık, Hitler döneminde politik bir argümana da dönüştü; İngiltere’nin işgalini önlemek için yapılan bir ritüelin etkili olduğu bile iddia edildi." 

8 Mart 2025 Cumartesi

Filistin: Uluslararası toplum, Filistinli kadınların güvenlik ve barış içinde yaşama haklarına imkan sağlamalı

Filistin Dışişleri Bakanlığı, uluslararası toplumu, Filistinli kadınlara uluslararası koruma sağlamada sorumluluğunu yerine getirme ve onların güvenlik ve barış içinde yaşama haklarına imkan sağlama çağrısında bulundu.

Ramallah

Dışişleri Bakanlığından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle yazılı açıklama yapıldı.

"Filistinli kadınların, İsrail'in suçları ve yıkıcı politikalarından en fazla zarar gören ve etkilenen kesim olduğu” vurgulanan açıklamada, "İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında 12 bin 298'den fazla kadının hayatını kaybettiği, binlerce kadının da zorla yerinden edildiği" belirtildi.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, 21 Filistinli kadının işgal hapishanelerinde sert ve insanlık dışı gözaltı koşullarıyla karşı karşıya kaldığı, çeşitli işkencelere, hücre hapsine ve tıbbi ihmallere maruz kaldığı belirtilerek, "Filistinli kadınların, soykırım, insanlığa karşı suçlar, zorla yerinden edilme ve etnik temizlik girişimlerinin en büyük yükünü taşıyan ve hayatta kalma mücadelesinin tam merkezinde yer aldığı" kaydedildi.

Açıklamada, uluslararası topluma, Filistinli kadınlara uluslararası koruma sağlamada sorumluluğunu yerine getirme ve onların güvenlik ve barış içinde yaşama haklarına imkan sağlama çağrısında bulunuldu.

 Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/dunya/filistin-uluslararasi-toplum-filistinli-kadinlarin-guvenlik-ve-baris-icinde-yasama-haklarina-imkan-saglamali/3503986

 'BEN'DEN 'BİZ'E İLETİŞİM YOLU

“Bir mümin “İyyake na’büdü ve iyyake nestaîn” ile

sadece insanlarla ve diğer canlılarla değil,

bütün kâinatla bir kardeşlik iletişimi kurar.”

  — Âdem ÖZKAN                                            

 Bütün ibadetlerde önemli bir iletişim örgüsü vardır. İnsan ve Yaratıcı arasında kurulacak sıcak iletişim, yakından tanımayı ve sonrasında yakın olmayı sağlar. İbadetlerdeki iletişim dili inceliklerini bilmek, ibadet edilene onun istediği gibi yaklaşabilmek adına fevkalade önem arz eder. Bu iletişim dili aynı zamanda sosyal hayatımızı da düzenleyerek maddi ve manevi gücümüzün tükenmez kaynağı olur.

Gündelik hayatımızda birileriyle görüşmek istediğimizde herkesle aynı şekilde iletişim kurmayız. Sosyal statü ve seviyelerine uygun olması için gereken dikkati gösteririz. Görüşeceğimiz kimse bizim için önemli ise ve önemli de bir makamın sahibi ise, neleri, nasıl söyleyeceğimizi günler öncesinden defalarca gözden geçirerek, herhangi bir yanlışa meydan vermemeye gayret ederiz.

İletişim kuracağımız bu makam; bütün âlemlerin Rabbi Allah ise, Onunla kuracağımız iletişim diline ne kadar dikkat ve hassasiyet gösterilse yine azdır.

Bir müminin Yaratıcısıyla aracısız olarak iletişim kurduğu ibadetlerdendir namaz. Namazda okunan Kur’an ayetleri ve dualar ise Onunla kurulan iletişim dilidir. Her gün kılınan beş vakit namaz ve her rekâtında okunan “Fatiha” suresi, namazın olmazsa olmazıdır ve bu manevi iletişimin temel köprüsüdür. Kur’an okumaya başlayanın Rabbi ile iletişime başladığı ilk sayfa ve ilk suredir. Onu okurken mana incelikleriyle birlikte tefekkür edilmesi, kulluğa yakışan bir diyalog ortamı sağlar.

Fatiha suresi beşinci ayeti: “İyyake na’büdü ve iyyake nestaîn” “Yalnız Sana ibadet ederiz, yalnız Senden yardım dileriz” de ‘Ben’den ‘Biz’e ulaştıran güçlü bir iletişim yolu’ gösterilmektedir. Bu iletişim yolu bizi; Rabbimize, kendimize, müminlere ve bütün kâinata yaklaştırmaktadır.

İlginçtir, Yaratıcı bu ayette neden: Ben ibadet eder, ben yardım dilerim” değil de; Biz ibadet ederiz, Biz yardım dileriz?” buyurmakta ve bununla muhataplarına hangi ders ve incelikleri öğretmek istemektedir?

BEN; yalnızlık, zayıflık ve küçüklüğe giden yoldur. Egoizmin menşei ve insanlığın felaketidir.

BİZ; birlik, beraberlik ve büyüklüğe giden yoldur. Üç elifi, yüz on bir yapan sırdır. Rahmet ve bereket kapılarını açan anahtardır.

Mesela, gözümüz; vücudumuzla beraber olursa, kıymetine paha biçilmez, olmazsa olmaz bir uzvumuzdur. Onu vücut bütünlüğünden ayırdığınızda, tek başına hiçbir şey ifade etmeyen, işe yaramaz bir parça olur. Bedenimizdeki bütün uzuvlarımız için de aynı şeyleri düşünebiliriz.

Kâinatın ebedi ve ezeli sahibi olan Allah, akıl ve yaratılış üstünlüğüyle yarattığı ve kâinatı kendisine hizmet ettirdiği insandan, sadece kendisini ifade eden “Ben” yerine, bütün kâinatı temsil eden “Biz” diliyle iletişim kurmasını istiyor. İsra Suresi 44. ayetinde, “Yedi gökle, yer ve onların içindekiler Onu tesbih eder.” buyuran Rabbimiz bununla: Allah’ı tanıyıp itaat ve ibadet edenin sadece insan olmadığını, evrende var olan her şeyin Allah’ı tanıyıp itaat ve ibadet ettiğini hatırlatır. İşte, Hz Peygamberin Miraç’da bütün yaratılanların bu fıtri ibadetlerini onlar adına ve onları temsilen Allah’a “Biz” diye takdim etmesi bu sırdandır. Her bir müminin, bir nevi miracı olan namazı da aynen böyledir. O da namazında: “İyyake na’büdü ve iyyake nestaîn” “Yalnız Sana ibadet ederiz, yalnız Senden yardım dileriz” dediğinde; vücut şehrimiz, dünyamız ve kâinat sarayındaki bütün varlığın temsilcisi olarak “Ben” yerine “Biz” der.

Yazının devamını okumak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz:

https://www.zaferdergisi.com/makale/17748-benden-bize-iletisim-yolu.html

Adem Özkan

Üsküdar Üniversitesi-İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi / TRT Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu e. Başkanı

5 Mart 2025 Çarşamba

İSLAMİYET ve MİNİMALİZM: SADELİKTE BULUŞAN  HAKİKAT

Minimalizm az eşyayla hayatını idame ettirebilme, sade bir yaşamla verimli bir hayat geçirebilme becerisini gerektiren bir yaşam felsefesidir. O halde minimalizmin eşyadan ziyade insana değer vermek onun ötesinde Allah’ın nezdinde hareket etmek olduğunu ifade edebiliriz.  Kuran-ı Kerim’de Bakara Suresi 254. Ayette “Allah’ın size verdiklerinden O’nun için harcama yapın” yazmaktadır (https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Bakara-suresi/261/254-ayet-tefsiri). Dolayısıyla Yüce Rabbimizin nezdinde onun ekseninde hareket ederek tüketim veya zevkten ziyade O’na yönelmek bir minimalizm örneği teşkil etmektedir.  Yani İslamiyet’in özünde yer alan az yemek, az konuşmak, az tüketmek dolayısıyla Allah’a yönelerek zevklerden, bir nevi putlardan arınmak minimalizmle de örtüşmektedir. Peygamber efendimizin hayatı bu konuda güzel bir örnek teşkil etmektedir. Ayrıca minimal bir yaşam sayesinde elde kalan parayla yoksullara yardım yapılabilmesinin de yolu açılmaktadır.

Aynı şekilde tüketim çılgınlığını eleştiren, tüketimi ve harcamayı çeşitli ideolojik araçlarla teşvik eden kapitalizmin karşısında duran sosyalizm de İslamiyet’le bu noktada kesişmektedir. Kapitalizm medya yoluyla, reklam ve çeşitli iletişim araçları ile bireylerde ihtiyaç yaratır ve muhakkak o ürünü veya hizmeti almamız gerektiğini empoze eder. Çünkü onu almazsak toplumun geresinde kalırız, statü atlayamayız, şık olamayız,  hava atamayız, gösteriş yapamayız,  şekil olarak güzelleşemeyiz. Doğal görünümü çirkinlik, sade görünümü aşağılık olarak yansıtan kapitalist sistemin peşinden sürüklenip onun istediği şekle bürünmeliyiz! Yani bu dünyadaki yükselişimiz elzemdir öbür dünyadaki huzurunuzu yitirmemiz pahasına. “Hayat çok kısa ye, iç, gez, tüket hayatını yaşa!”. “Lüks hayat sen keyfine bak!”. Tüm bu şeytani fısıltılar beynimizde gezinir adeta hipnoz eder insanlığı. İşte o noktada insan nefsine yenilmiştir. Gelecekte bu düşünce sistemiyle içerisine düşebileceğimiz zor koşulları düşünmeyi bırak Yüce Rabbimizin nezdinde O’na yaraşır bir hayat sürmek ve öbür dünyayı düşünmek gibi ulvi duygu ve değerler de yitirilmiştir artık. O yüzdendir ki hakiki manada mutlu bir yaşam sürmek ve manevi yükselişin anahtarıdır İslamiyet ve bu minvalde Minimalizm bir kurtuluş reçetesi olabilir.

Not: Arz-Hal Youtube kanalındaki Minimalizmin İslamiyet ile bağına ilişkin videoları izleminizi tavsiye ederim ayrıca yazar  Bahadır Özerdem’in Medium Türkiye Yayını’nda yayına alınan son yazısı “İştirakçi Hilmi” sosyalizm ile İslamiyet’in kesişim başlangıcını da içeren bilgilendirici güzel bir yazı.

Linkleri aşağıya bırakıyorum:

https://www.youtube.com/shorts/ItH36R1-6pI

https://mediumturkiye.com/i%CC%87%C5%9Ftirak%C3%A7i-hilmi-7b404fea4c15?gi=c25ee30ac928

İyi okumalar ve izlemeler.. Faydalı olması dileklerimle..

Not: Yazım Medium Türkiye Yayını tarafından yayına alınmıştır. 

Aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz:

medium.com/turkiyem/i̇slami̇yet-ve-mi̇ni̇mali̇zm-sadeli̇kte-buluşan-haki̇kat-60dd72892922

                                  YARIN EĞİTİM WEBİNARIM VAR             I HAVE AN EDUCATİONAL WEBINAR TOMORROW Yarın 21.00'da Konya Kar...