NİL GÜREL

27 Ekim 2025 Pazartesi

ULUSLARASI SAĞLIK POLİTİKALARINDA STRATEJİK ÜSTÜNLÜK ETKENİ ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK NEDİR?

 Rekabetin günden güne arttığı artık teknolojinin ivme kazandığı globalleşen dünyada örgütlerin nitelikli çalışanlara duyduğu ihtiyaç daha da çok artmaktadır.  Bu noktada kurumun kalitesine katkı sağlayabilecek, kurumun puanını arttıracak bilgi ve donanıma sahip, nitelikli elemanlar hele ki görev tanımlarının dışındaki işleri de yapabiliyorlarsa kurum, örgüt için velinimet oluyorlar. Kendi görev tanımlarının dışındaki görevleri yerine getirerek güzel bir örgütsel vatandaşlık örneği sergiliyorlar. Hele ki sağlık söz konusu olduğunda sağlık hizmeti veren kurumların, hastanelerin özverili çalışan ve birtakım işleri gönüllülük esasına göre yapan nitelikli çalışanlara öyle çok ihtiyacı var ki. İş yükünün fazla olduğu ve pek çok işin de özel bilgi ve donanım gerektirdiği hastaneler açısından örgütsel vatandaşlık davranışı çok büyük önem taşıyor.   Peki nedir bu örgütsel vatandaşlık? Örgütsel vatandaşlık diyebilmemiz için hangi unsurlar olmalı? Gelin yakından inceleyelim.

 

Örgütsel Vatandaşlık Nedir?

Herhangi bir emre dayalı olmayan ve örgüt için fayda sağlayan davranışlar örgütsel vatandaşlık davranışı kapsamına girmektedir. Örgütsel vatandaşlık davranışı, örgütlerde yardım etme ve centilmenlik rollerinden meydana gelir. Çalışanların formal görev tanımlarının dışında ekstra olarak ortaya koydukları roller örgütsel vatandaşlık örneğidir. Yine bazı araştırmacılar tarafından örgütsel vatandaşlık davranışı “iyi asker davranışı” olarak tanımlanmaktadır.  

Örgütsel Vatandaşlığın Unsurları Nelerdir?

ÖVD(Örgütsel Vatandaşlık Davranışı)nın özgecilik, sivil erdem, vicdanlılık, nezaket ve sportmenlik(veya centilmenlik) olmak üzere 5 boyutu vardır.

Özgecilik: Örgütteki öngörülemeyen işlerin yapılmasında sorun çıkarmama, görev sınırları içerisinde olmayan işlerde bazı durumlarda fedakarlık yaparak görevi üzerine alma, diğer kişiler işlerini yaparken güçlük yaşadıklarında içinden geldiği için yardımcı olma gibi özgeci davranışları örgütsel yurttaşlık davranışının bir unsuru olarak sınıflandırmıştır(Organ 1988’den aktaran Dede 2019).

 

Örneğin hastanenin kalitesini etkileyen önemli bir işi hastane çalışanlarından birinin üzerine alması ve ek iş olarak yapması özgecilik unsuruna örnek teşkil etmektedir.

Nezaket: İşletmelerde sorun çıkmaması için, bireylerin bir diğerini yaptığı işler veya alınan kararlarla ilgili bilgilendirmesi, gelişmelerle ilgili haber vermesi gibi iş davranışları bu boyutta sınıflanmaktadır (LePine, Erez, & Johnson, 2002’den aktaran Dede 2019). Örneğin hastanede pandemi nedeniyle yüz yüze eğitimlere ara verilmesi ve ilerleyen süreçte kapanmaların bitmesiyle tekrar yüz yüze eğitimlerin başlayacağı kararının alınması fakat toplantıya rahatsızlığı veya geçerli mazeretleri sebebiyle katılamayan eğitimcilere haber verilmemesi onların programlarını aksatacaktır. DolayIsıyla bu da işleyişte birtakım sıkıntılara yol açacaktır. Bunun yanı sıra hastanede vardiya değişiminde doktor, hemşire veya tıbbi sekreter hastayla ilgili yeni bilgileri, gelişmeleri birbirlerine tam layıkıyla aktarmazlarsa sorun yaşanabilecektir.

Sivil Erdem: Örgütün tüm boyutlarında, örgüte karşı bağlılık duyma ve bütüncül düzeyde örgütün iyiliği için vatandaşlık davranışı göstermeyi ifade etmektedir. Örgüt üyelerinin işletmede düşüncelerini ifade etmesi, kararlara katılım sağlamaları gibi gönüllü davranışlar göstermesidir (Yeşilyurt & Koçak, 2014’den aktaran Dede, 2019). Çalışanların politika ve karar verme süreçlerine etkin ve gönüllü katılım sağlamaları, gerçekleştirilen toplantılara devamlı katılım sağlamaları, sosyal faaliyetlerde aktif rol oynama ve destekleme gibi davranışlar sivil erdem boyutuna örnek verilebilir (Sezgin, 2005’den aktaran Dede 20219).

Centilmenlik(Sportmenlik):  Sportmenlik, insanların diğerleri tarafından rahatsız edildiğinde ya da şartlar istedikleri gibi gitmediğinde şikayet etmemeleri, alınganlık göstermemeleri ve çalışma grubunun isteğini kırmamaya özen göstermeleridir (Podsakoff vd., 2000: 518’den aktaran Kaya, 2013)

Bir davranışın örgütsel vatandaşlık davranış olarak kabul edilebilmesi için örgütün ceza ve ödül sisteminden etkilenmemesi, görev tanımının dışında olması ve gönüllülük esasına göre yapılması gerekmektedir.

Sonuç olarak örgütsel vatandaşlık davranışı kuruma fayda sağlayan, kalite ve verimliğini arttıran bir unsurdur. Karanlık, B. ve Sakallı, Özafşarlıoğlu N.(2019)’nin Uşak Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Uşak Ağız ve Diş Sağlığı’nda gerçekleştirdikleri çalışmayla, sağlık çalışanlarının örgütsel vatandaşlık davranışlarının iş performansı üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Özellikle sağlık çalışanları arasındaki yardımlaşma ve centilmenlik davranışını gösterme düzeyi arttıkça bağlamsal performansın değişkenleri olan iş tatmini, adalet algısı ve duygusal bağlılık düzeyi de artmaktadır. Aynı şekilde sağlık çalışanları arasındaki nezaket de çalışanların iş tatmini, adalet algısı ve duygusal bağlılık düzeylerini yükseltmektedir.

 Sağlık çalışanları arasında örgütsel vatandaşlık davranışı ne kadar artış gösterirse iş tatmini, iş performansı ve hastane kalitesi o derece artacaktır. Bu da hem topluma,hem kamu yönetimine yansıyan artı bir değerdir. Sağlık politikalarının önemli bir unsuru olarak örgütsel vatandaşlık, devletin global düzeyde rekabet gücünü artırıp sağlık sistemlerinin devamlılığını destekleyerek uluslararası sağlık politikalarında stratejik üstünlük sağlayan bir yönetim anlayışının temel taşıdır.  

                                                                                                 

                                                                                                         NİL GÜREL

Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler ve Tanıtım Tezli Yüksek Lisans Mezunu ve Süleyman Demirel Üniversitesi Sağlık Bilimleri Sağlık Yönetimi Yüksek Lisans Mezunu/Bağımsız Akademisyen, Serbest Öğretim Görevlisi, Araştırmacı Yazar

Anahtar Kelimeler: Örgütsel Vatandaşlık, Sağlık Yönetimi, Kamu Politikası, Uluslararası Sağlık Politikaları, Kamuda Sağlık Yönetimi Stratejisi

 

KAYNAKÇA

Dede, P.N(2019), Örgütsel Vatandaşlık Davranışı: Kuramsal Bir Çalışma, Ekonomi, İşletme ve Maliye Araştırmaları Dergisi, 2019,  Cilt 1, Sayı 3, s.294-304

Karanlık B., Sakallı Ö.S., Sağlık Kurumlarında Çalışanların Örgütsel Vatandaşlık Davranışlarının İş Performansına Etkisi: Uşak İli Örneği, İşletme Araştırmaları Dergisi, 2019, 11(3), s.1629-1643

Kaya, Ş.D., Örgütsel Vatandaşlık Davranışı, Türk İdare Dergisi, 2013, Sayı 476, s.265-287

Yazım POLSAM(Politik Stratejiler Araştırma Merkezi'nde) yayına alınmıştır:

https://www.polsam.org/uluslarasi-saglik-politikalarinda-stratejik-ustunluk-etkeni-orgutsel-vatandaslik-nedir/

25 Ekim 2025 Cumartesi

ÇIKARCILIĞIN GÖLGESİNDE KAYBOLAN İNSANLIK – NİL GÜREL

İnsanın İnsana Yabancılaşması: Çıkarcı Dönem

YİTİRİLEN DEĞERLERİN, DUYGULARIN ADI: ÇIKARCILIK

Günümüz ilişkilerine bakıldığında artık çoğu değerin anlamını yitirdiğini görmekteyiz. Ne eski aşklar var ne saygı ne de sevgi. Hatta bu durum aile ilişkilerine bile sirayet etmiş durumda. Para, hırs, güç, gösteriş v.s. ve bunların tutkalı ise çıkar ilişkileri. Kimde para, hırs, statü varsa en sevilesi o olmalı. Veya arkadaşlık demek çıkar demek. Para, statü v.s kalmasa arkadaşlık da biter. Hele hele işi düştüğü zaman arayanlar yok mu.. Sadece arkadaşlar mı? Aile bireyleri bile böyle olmuş. Aramaz sormaz günlerce, bir gün bir şey istemek için arar. İstediği bir şeyi veremeyince sırt çeviriverir akrabasına hatta annesine, babasına bile. Bir çoğumuz duygudan yoksun bu durumları yaşıyor olmalıyız. Sonuç olarak “hakiki insan” empatik yeteneği yüksek, duygulara değer veren “ulvi insandır”. Ama ne yazık ki günümüzde ulvi insanların sayısı da hızla azalıyor.

İşte bu içler acısı durumu gerek dilbilimsel gerek bilimsel gerek dini ve din felsefesi boyutlarıyla derinlemesine analiz etmek istedim. İlk olarak çıkar nedir ve çıkarcılık nedir ona bakalım.

Çıkarcı Kelimesinin Dilbilimsel Anlamı Nedir? Çıkarcılık Ne Anlama Gelir?
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde çıkarcı; “Yalnız kendi çıkarını düşünen, çıkarını kollayan(kimse), çıkar sever, menfaatçi, menfaat düşkünü, menfaatperest, menfaatperver, menfaattar” anlamına gelmektedir. Bir kimseden salt kazanç elde etmek için kurulan ilişki biçimini ise “çıkarcılık” olarak adlandırabiliriz.

Kuramsal Yaklaşımda Çıkarcılık Nedir?
Kuramsal yaklaşımda çıkarcılığın ne olduğunu anlayabilmek için örgütsel davranış kuram ve yaklaşımlarını ve ayrıca iktisat tarihini incelemek gerekir. Örgütsel davranış bilimine bakıldığında ve iktisat tarihi incelendiğinde çıkarcılığın teorisi dendiğinde akla gelen İtalyan düşünür ve politikacı Niccolo Machiavelli’dir. “Amaca ulaşmak için her yol mübahtır” düşüncesinin fikir babasıdır kendisi. Örgütsel çatışma kuramları incelendiğinde ve ayrıca insan kaynaklarına bakıldığında da bu düşünce tarzının sorunların temel taşı olduğu görülecektir. İnsani yaklaşımlar yerine rekabetçi kapitalist sistemin dönmesine hizmet eden, çalışanları düşünmeyen bir yaklaşımın sonuçları verimsizliğe, tükenmişlik sendromuna ve hatta çalışanın fiziksel sağlığının bozulmasına bile yol açabilmektedir (İyem, C. 2015 ve Özsoy F.H., 2017).

Çıkarcılığın Dini Boyutu ve Din Felsefesi Bağlamında Analizi
Aslında tüm bunların nedenini düşündüğümüzde asıl yoksunluğun inanç yoksunluğu olduğunu görebiliriz. Çünkü İslamiyet’te “ben” yoktur “biz” vardır. Allah’ın nezdinde düşünülürse, “takva sahibi olmak” ile “bencil” olmak taban tabana zıttır. Çıkarcı insan en temelde “bencil” insandır. Oysaki nefsin mertebeleri yükseldikçe şahsi menfaatler azalmakta ve en son makamda insan, bir “hiç” e dönüşmektedir. Her şeyi Allah için yapan ve her şeyin Allah’ın dilemesiyle olduğunu ve bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu idrak eden “akıllı ve ulvi insan” tüm menfaatlerden de arınmış olacaktır.

Konu dini bilgiye (ilahiyat ilmine) ve din felsefesine dayanarak irdelenecek olursa sahih kaynaklara bakmak uygun olacaktır. Bu noktada şüphesiz ki en güvenilir kaynak Kuran-ı Kerimdir. Kuran-ı Kerim’deki ayetlere bakıldığında çıkarcılık karşımıza iki bağlamda çıkmaktadır: İnsanlar arasındaki çıkar ilişkileriAllah ile kul arasındaki çıkar ilişkileri.

İşte bu bağlamda bazı örnekler:
“Biz göğü, yeri ve bunların arasında bulunan şeyleri boşuna, gayesiz ve insanlar Allah’ın emrini bırakıp kendi arzularına göre davranabilsinler diye yaratmadık. Böyle bir düşünce inkarcıların zannından ibarettir. Girecekleri cehennem ateşinden dolayı vay haline o kafirlerin!” (Sad Suresi 38(27.Ayet)

“Size verilen her şey ancak dünya hayatının gelip geçici menfaatidir. Allah katındaki nimetler ise inanıp yalnızca Rablerine güvenip dayananlar için her bakımdan daha hayırlı ve daha devamlıdır” (Şura Suresi\36.Ayet)

“İnsanın başına bir sıkıntı geldi mi Rabbine yönelip O’na yalvarır, sonra Rabbi ona katından bir nimet verince, daha önce ona yalvardığını unutup yolundan saptırmak için Allah’a eşler koşmaya başlar. De ki ona “İnkarcı tutumunla biraz eğlenedur bakalım! Gerçek şu ki sen ateşi boylayacaklardan birisin! ((Zümer Suresi\8. Ayet) 

Çok daha derin düşünülürse çıkarcı insan, Allah’ın emrini bırakıp kendi arzularına kapılıp giden bir profil teşkil etmektedir. Allah’a sırtını dönebildiği gibi Allah’ın yarattığı kullara da sırtını dönüp kul hakkına girebilmektedir.

Ne Yapmalı?
Bu özelliklere sahip insanları fark ettiğimizde Allah’ın nezdinde onlardan uzaklaşmak onlara verilecek en güzel cevap olacaktır. Çünkü fedakarlığın bir derecesi vardır ki bu da Allah’ın ekseninde olmalıdır. Rabbimiz, bize emanet ettiği bu bedene sahip çıkmamızı ister. Esas ruh vardır, beden onun kılıfıdır. Yani ruhumuzu da yıpratmayacak şekilde fedakar olmalıyız ki Allah’ı unutarak insan için bu kadar fedakar olmak doğru değildir. Yani fedakarlığın derecesini de İslamiyet aslında uygun bir şekilde çizmiştir. Kişi bu eksende yaşadığında tekamülünü tamamlama yolunda devam edecektir.

Bu noktada fedakar kişi çıkarcı insan tarafından sömürülmeye dur dediğinde “ben” demiş olmuyor mu diye soracak olursanız; fedakar kişi “biz” diyor fakat bu, başkalarını Allah’ın önüne koymaya varırsa, hakiki anlamdaki “biz” yok olup “fedakarlık” şirke dönüşmeye ve kişinin kendisini de olumsuz etkilemeye başlıyor. Artık o, hakiki fedakarlıktan çıkıyor. Kula köle olmaya varıyor. İslam’da, tasavvufta var olan “biz”, her şeyde Rabbi görmek ve insanları da O’nun yarattıkları olarak düşünmek, kendisi de herkesi onun nezdinde “biz” olarak görmektir. Ameller de bu düşünce sisteminin yansımalarıdır.

YAZAR: NİL GÜREL
Bağımsız Akademisyen, Araştırmacı Yazar, Serbest Öğretim Görevlisi

Not: Yazım euhaber.com tarafından yayına alınmıştır.

https://euhaber.com/haber/cikarciligin-goelgesinde-kaybolan-insanlik-nil-guerel

20 Ekim 2025 Pazartesi

KONYA KARATAY ÜNİVERSİTESİ GİTTİKÇE YÜKSELİYOR

Londra merkezli uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education (THE), 2025 Dünya Üniversiteleri Sıralaması sonuçları yayınlandı. Üniversiteler, sıralamada eğitim, araştırma ortamı, araştırma kalitesi, endüstri ve uluslararası görünüm kriterleriyle değerlendirildi. Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi, 2025 Dünya Üniversiteleri Sıralaması sonuçlarına göre çeşitli performans göstergeleri ve alt metriklerde önemli başarılara imza attı. 

“KTO Karatay Sıralamalarda Yükselişte”

Uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education tarafından hazırlanan, Times Higher Education (THE) Dünya Üniversite Sıralaması’nın 2025 yılı sonuçları açıklandı. KTO Karatay Üniversitesi, dünya listelerinde Türkiye genelinde 104., vakıf üniversiteleri arasında 30. sırada yer aldı. Raporda, KTO Karatay Üniversitesi Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında “Tarih, Felsefe ve Teoloji” sıralamasında 13., “Sosyoloji” kategorisinde 16., “Tıp”, “İnşaat Mühendisliği” ile “Dil Bilimi” kategorisinde 21., “Genel Mühendislik” kategorisinde 22., “İletişim ve Medya Çalışmaları”, “Mekanik ve Havacılık Mühendisliği”, “Diğer Sağlık Bilimleri” ile “Ekonomi ve Ekonometri” kategorilerinde ise 23.  sırada yer alarak en iyi üniversiteler arasında gösterildi.

“Başarılarımız, Eğitim ve Araştırma Alanındaki Vizyonunun Somut Bir Yansımasıdır”

Eğitimde kaliteyi ve bilimde öncülüğü hedeflediklerini söyleyen KTO Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fevzi Rifat Ortaç; “Times Higher Education (THE) 2025 Dünya Üniversiteleri Sıralaması'nda elde ettiğimiz başarılar, üniversitemizin eğitim, araştırma alanındaki vizyonunun somut bir yansımasıdır ve daha büyük hedefler için bize ilham vererek motivasyonumuzu artırmaktadır. Sıralamalara yansıyan sonuçlar, üniversitemizin bilimsel çalışmalarını, uluslararası görünürlüğünü ve akademik standartlarını her geçen gün daha ileriye taşıdığını göstermektedir. Geleceğin liderlerini yetiştirme sorumluluğuyla, eğitimde kaliteyi, bilimde öncülüğü ve uluslararasılaşmada sürdürülebilirliği esas alıyoruz. Bu başarıda emeği geçen tüm akademisyenlerimize, idari personelimize ve öğrencilerimize teşekkür ederim” ifadelerine yer verdi.

https://www.karatay.edu.tr/tr/haber/2025/01/27/kto-karatay-dunya-siralamalarinda-yukselise-devam-ediyor

https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/konya/en-iyiler-kto-karatay-universitesi-ni-tercih-etti-37147849

https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haberler/konya/universitelerde-dirilis-kto-karatay-da-basladi-37132205

https://www.konyayenigun.com/kto-karatay-dunya-universitesi-olma-yolunda

https://www.yenimeram.com.tr/kto-karatay-universitesi-hizla-yukseliyor-176264.htm

https://www.ipekyoluhaber.net/haber-konya-ticaret-odasi-kto-karatay-universitesi-hizla-yukseliyor-9743.html


17 Ekim 2025 Cuma

    ALIŞILDIK YAŞAM 

Günler gelir geçer, bitmez bir akış

Her şey oluverir, bitmiş bir nakış

Sonucu alışık, acı bir yakış

Yaşarız, yaşarız, yaşamaya alışırız


Geçmiş gözlerimizde damla damla

Sevinçler çevremizi örer ağla

Duygularla hapis yaşarız gamla

Yaşarız, yaşarız, yaşamaya alışırız


Bir anda hayaller uzak olur

Bazen aydınlık, gelecek olur

Bir öyle bir böyle geçer durur

Yaşarız yaşarız yaşamaya alışırız


İster gönül, mutluluk olsun daim

Var gücünle sabır, derde kaim

Yorgun kalplere olmalı zaim

Yaşarız yaşarız yaşamaya alışırız


Şiirim Medium Türkiye Yayını tarafından kabul edilip yayına alınmıştır:

https://mediumturkiye.com/ali%C5%9Fildik-ya%C5%9Fam-d201b9409a4a


16 Ekim 2025 Perşembe

 


ICSSOHS İSG bildiri sunum sertifikam takdim edildi. Verimli ve güzel bir kongre oldu.

ZİHİNSEL PERFORMANSIN ZİRVESİ 55-60 YAŞ ARASI: YENİ ARAŞTIRMA YAŞ ALGISINI SARSIYOR

Yeni bir bilimsel çalışma, insan beyninin bilişsel kapasitesinin orta yaşın sonlarında zirveye ulaştığını ortaya koydu. Intelligence dergisinde yayımlanan araştırma, “yaşlandıkça zihinsel gerileme olur” yargısını tersine çeviriyor.

Fiziksel güç erken, zihinsel güç geç zirve yapıyor

Batı Avustralya Üniversitesi’nden Doç. Gilles E. Gignac ve ekibinin yürüttüğü araştırma, yaşlanmanın zihinsel kapasitede yalnızca bir düşüş anlamına gelmediğini ortaya koydu.
Çalışmaya göre, genel zihinsel performans 55 ila 60 yaş arasında en yüksek seviyesine ulaşıyor.

Önceki araştırmalar fiziksel performansın genellikle 20’li yaşların sonu ve 30’lu yaşların başında zirveye ulaştığını göstermişti. Ancak zihinsel kapasitenin farklı yönleri, yaşamın çok daha ilerleyen dönemlerinde güçleniyor.

16 bilişsel ve kişilik boyutu incelendi

Araştırmada akıl yürütme, hafıza, işlem hızı, bilgi düzeyi ve duygusal zeka dahil 16 psikolojik boyut incelendi.
Ayrıca “Beş Büyük” kişilik özelliği — dışadönüklük, duygusal istikrar, vicdanlılık, deneyime açıklık ve uyumluluk — değerlendirildi.

Sonuçlara göre, vicdanlılık 65 yaşında, duygusal istikrar ise 75 yaş civarında en yüksek seviyeye ulaşıyor. Ahlaki muhakeme ve bilişsel önyargılara direnme becerileri ise 70’li–80’li yaşlarda bile gelişmeye devam ediyor.

“Yaşlılık değil, denge dönemi”

Araştırma, bazı bilişsel beceriler azalırken; duygusal olgunlukdeneyim ve karar verme kapasitesindeki artışın bu azalmayı dengelediğini gösteriyor.
Doç. Gignac, bulguların özellikle liderlik pozisyonlarının neden sıklıkla 50’li ve 60’lı yaşlardaki kişiler tarafından başarıyla yürütüldüğünü açıklayabileceğini söylüyor:

“Bazı yetenekler yaşla azalırken, diğerleri güçleniyor. Bu da daha ölçülü kararlar ve daha iyi muhakeme anlamına geliyor.”

Orta yaş “geri sayım” değil, zirve

Tarih, orta yaşta üretkenliğin doruğa çıktığını gösteren örneklerle dolu:

  • Charles Darwin, Türlerin Kökeni’ni 50 yaşında yazdı.
  • Beethoven, Dokuzuncu Senfoni’yi 53 yaşında besteledi.
  • Lisa Su, 55 yaşında AMD’yi küresel teknoloji devlerinden biri haline getirdi.

Gignac, “Orta yaş, zihinsel üretkenliğin ve olgunluğun zirve yaptığı bir dönem olarak görülmeli” diyor.


TB / Gignac, G. E. ve ekibi, Intelligence Journal, 2025, Batı Avustralya Üniversitesi Psikoloji Bölümü, Hasan Can Bilici, Evrensel Gazetesi, 15 Ekim 2025

Kaynak:

https://toplumsalbellek.com/index.php/2025/10/15/zihinsel-performansin-zirvesi-55-60-yas-arasi-yeni-arastirma-yas-algisini-sarsiyor/

 

https://karsem.karatay.edu.tr/sosyal-psikoloji-perspektifinden-medya-kultur-ve-toplum

26 Kasım Çarşamba günü ücretsiz seminer vereceğim. Seminere yukarıdaki linkten kayıt olursanız eğitim sonunda e-devletten sorgulanabilir ücretsiz katılım belgesine sahip oluyorsunuz. Faydalı olması dileğiyle.


11 Ekim 2025 Cumartesi

ORTA DOĞU’DA DENGE ARAYIŞI VE TÜRKİYE’NİN GAZZE STRATEJİSİ

Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Açısından Durum

Dünyada yaşanan çatışmalar, özellikle sivilleri hedef alan saldırılar, uluslararası hukuk ve insan hakları açısından son derece ciddi meselelerdir. Gazze’de yaşanan sivil kayıplar, altyapının yıkılması ve insani krizin derinleşmesi, birçok insanı derinden yaralıyor ve dünyanın büyük tepkisini alıyor.

Tepkiler ve Eleştiriler

Birçok ülke, sivil toplum kuruluşu ve birey, yaşananları "insanlık suçu” ya da "soykırım" olarak tanımlıyor ve uluslararası toplumun sessizliğini ya da yetersizliğini eleştiriyor. Bu süreçte Uluslararası hukuka göre, sivillere yönelik doğrudan saldırılar yasaktır ve savaş suçu teşkil eder.
Dünya kamuoyunun tepkisi, sosyal medya ve protestolar aracılığıyla artarken, birçok hükümetin tepkisi ya pasif kalmakta ya da siyasi hesaplarla sınırlı kalmaktadır.
Yaşanan trajedilere karşı duyarsızlık veya siyasi çıkarlar uğruna sessizlik, sadece oradaki mazlumlara değil, insanlığın ortak vicdanına da zarar veriyor.

Türkiye’nin Yaklaşımı

Türkiye’nin Gazze meselesine yaklaşımı, hem diplomatik hem siyasi hem de insani yönleriyle oldukça aktif hale geldi.
Türkiye, İsrail-Filistin sorununda kalıcı barışın ancak iki devletli çözümle ve işgalin sona ermesiyle mümkün olacağını savunuyor. Doğu Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti olması gerektiği vurgulanmakta.
Türkiye, çatışmaların durdurulması, insani yardımın kesintisiz sağlanması, sivillerin korunması için ateşkes çağrısı yapmaya devam ediyor.

Ekonomik ve Diplomatik Önlemler

Türkiye, İsrail’e ait gemilerin limanlarını kullanmasını yasakladı, İsrail ile ticaret limanlarını kapatma ya da kısıtlama yönünde adımlar attı. Ayrıca İsrail’e silah ve mühimmat taşıyan uçakların hava sahasını kullanmasına yönelik yasaklar getirildiği açıklandı.
Türkiye’nin tepkisi özellikle Müslüman ülkelerde ve bazı Batılı kamuoylarında Filistin meselesine ilginin sürmesine katkıda bulundu. AFAD, Kızılay ve diğer Türk STK’ları üzerinden Gazze’ye ulaşan yardımlar Türkiye’nin sahadaki etkisini artırdı. İthalat-ihracat yasakları, liman ve hava sahası kısıtlamaları gibi adımlar, İsrail’e yönelik uluslararası ekonomik baskının bir parçası olmayı hedefledi.

Türkiye’nin Tutumu ve Sonuçlar

Gazze'de yaşanan insani kriz, uluslararası toplumun vicdanını derinden sarsarken, Türkiye bu süreçte hem insani hem diplomatik alanda dikkat çeken bir tutum sergilemiştir. İsrail’in sivil yerleşim yerlerine yönelik saldırılarına sert tepki gösteren Türkiye, derhal ateşkes çağrıları yapmış, uluslararası hukuk çerçevesinde İsrail’in sorumluluğunu gündeme taşımış ve Gazze’ye insani yardım ulaştırma çabalarını sürdürmüştür. Ancak bu söylem ve girişimlerin ne ölçüde somut sonuçlar doğurduğu, Türkiye'nin dış politika gücü ekonomik ilişkileri ve uluslararası bağlamda yakından ilgilidir.

Çalışmanın Amacı

Bu çalışma Türkiye’nin Gazze krizine yaklaşımını hem söylem hem eylem düzeyinde ele alarak ortaya çıkan sonuçları ve mevcut sınırları analiz etmeyi amaçlamaktadır.

                                                                                  Yazar Muhammed Fatih Şahin

https://euhaber.com/haber/mehmet-fatih-sahin-huekuemetlerin-pasif-kalisi-ve-gazze-deki-sivil-kayiplara-karsi-elestiriler-2

1 Ekim 2025 Çarşamba

                                       TÜRKBAM BİLGİ KURULTAYI


TURKBAM(Türk Devletleri Bilimsel İşbirliği Merkezi) tarafından 30.09.2025'te düzenlenen "Irak Türkmenleri: Tarihten Günümüze Kimlik, Siyaset ve Gelecek Stratejileri" başlıklı" bilimsel kurultaya katılmak benim için çok kıymetli bir deneyim oldu.  Program konukları Irak Türkleri Derneği Genel Başkanı  Eyüp KEREM ve Gazeteci Yazar  Reşat SALİHİ'nin  Irak Türkmenlerinin tarihsel kimliği, güncel siyasi temsil sorunları ve geleceğe yönelik stratejileri detaylı bir şekilde ele almaları ile bilgilerimi derinleştirdim ve  birlikte istişarelerde bulunma, soru-cevaplarla karşıklı fikir alışverişi yapma imkanı oldum. Programı hazırlayanlara ve program konuklarına çok teşekkür ederim.


Bu da önceki kurultay:



                                  YARIN EĞİTİM WEBİNARIM VAR             I HAVE AN EDUCATİONAL WEBINAR TOMORROW Yarın 21.00'da Konya Kar...