ORTA DOĞU’DA DENGE ARAYIŞI VE TÜRKİYE’NİN GAZZE STRATEJİSİ
Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları Açısından Durum
Dünyada yaşanan çatışmalar, özellikle sivilleri hedef alan
saldırılar, uluslararası hukuk ve insan hakları açısından son derece ciddi
meselelerdir. Gazze’de yaşanan sivil kayıplar, altyapının yıkılması ve insani
krizin derinleşmesi, birçok insanı derinden yaralıyor ve dünyanın büyük
tepkisini alıyor.
Tepkiler ve Eleştiriler
Birçok ülke, sivil toplum kuruluşu ve birey, yaşananları
"insanlık suçu” ya da "soykırım" olarak tanımlıyor ve
uluslararası toplumun sessizliğini ya da yetersizliğini eleştiriyor. Bu süreçte
Uluslararası hukuka göre, sivillere yönelik doğrudan saldırılar yasaktır ve
savaş suçu teşkil eder.
Dünya kamuoyunun tepkisi, sosyal medya ve protestolar aracılığıyla artarken,
birçok hükümetin tepkisi ya pasif kalmakta ya da siyasi hesaplarla sınırlı
kalmaktadır.
Yaşanan trajedilere karşı duyarsızlık veya siyasi çıkarlar uğruna sessizlik,
sadece oradaki mazlumlara değil, insanlığın ortak vicdanına da zarar veriyor.
Türkiye’nin Yaklaşımı
Türkiye’nin Gazze meselesine yaklaşımı, hem diplomatik hem
siyasi hem de insani yönleriyle oldukça aktif hale geldi.
Türkiye, İsrail-Filistin sorununda kalıcı barışın ancak iki devletli çözümle ve
işgalin sona ermesiyle mümkün olacağını savunuyor. Doğu Kudüs’ün Filistin
devletinin başkenti olması gerektiği vurgulanmakta.
Türkiye, çatışmaların durdurulması, insani yardımın kesintisiz sağlanması,
sivillerin korunması için ateşkes çağrısı yapmaya devam ediyor.
Ekonomik ve Diplomatik Önlemler
Türkiye, İsrail’e ait gemilerin limanlarını kullanmasını
yasakladı, İsrail ile ticaret limanlarını kapatma ya da kısıtlama yönünde
adımlar attı. Ayrıca İsrail’e silah ve mühimmat taşıyan uçakların hava sahasını
kullanmasına yönelik yasaklar getirildiği açıklandı.
Türkiye’nin tepkisi özellikle Müslüman ülkelerde ve bazı Batılı kamuoylarında
Filistin meselesine ilginin sürmesine katkıda bulundu. AFAD, Kızılay ve diğer
Türk STK’ları üzerinden Gazze’ye ulaşan yardımlar Türkiye’nin sahadaki etkisini
artırdı. İthalat-ihracat yasakları, liman ve hava sahası kısıtlamaları gibi
adımlar, İsrail’e yönelik uluslararası ekonomik baskının bir parçası olmayı
hedefledi.
Türkiye’nin Tutumu ve Sonuçlar
Gazze'de yaşanan insani kriz, uluslararası toplumun
vicdanını derinden sarsarken, Türkiye bu süreçte hem insani hem diplomatik
alanda dikkat çeken bir tutum sergilemiştir. İsrail’in sivil yerleşim yerlerine
yönelik saldırılarına sert tepki gösteren Türkiye, derhal ateşkes çağrıları
yapmış, uluslararası hukuk çerçevesinde İsrail’in sorumluluğunu gündeme taşımış
ve Gazze’ye insani yardım ulaştırma çabalarını sürdürmüştür. Ancak bu söylem ve
girişimlerin ne ölçüde somut sonuçlar doğurduğu, Türkiye'nin dış politika gücü
ekonomik ilişkileri ve uluslararası bağlamda yakından ilgilidir.
Çalışmanın Amacı
Bu çalışma Türkiye’nin Gazze krizine yaklaşımını hem söylem
hem eylem düzeyinde ele alarak ortaya çıkan sonuçları ve mevcut sınırları
analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Yazar Muhammed Fatih Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder