Clarissa
P.Estes’in Kutlarla Koşan Kadınlar:Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve
Öyküler adlı kitabında öykülerden birinde ilginç bir kelimeye rastladım:
Ofrenda
Nedir
Ofrenda?
İngilizceden
çevrilmiştir-An ofrenda, yıllık ve geleneksel olarak Meksika Día de
Muertos kutlamaları sırasında ritüel bir sergiye yerleştirilen nesnelerin
bulunduğu bir ev sunağıdır. Oldukça büyük ve ayrıntılı olabilen bir gündem,
genellikle ölmüş olan ve onları sunak ortamında karşılaması amaçlanan bir kişi
için oluşturulur.
Kitapta
şöyle diyor: Kimi kadınlar nesneleri, yazıları, elbiseleri, oyuncakları, kimileri
olayların hatıralarını ve çocukluktan kalan canlandırılacak başka simgeleri
seçerler. Ofrenda’yı kendi yöntemlerince düzenler, öyküyü onunla birlikte ya da
onsuz anlatır, sonra da istedikleri bir süre boyunca bir kenara bırakırlar. Bu,
onların geçmişte karşılaştıkları güçlüklerin, cesaretlerinin ve zorlukları
yenmiş olmanın kanıtıdır. Burda yazar dipnot düşmüş: Jungcu bir sosyal hizmet
alanında çalışan ve sanatçı olan Houstonlu Carolina Delgado, bireyin pisişik
durumunu açıklamak için projektif bir araç olarak kum tepesi gibi ofrenda'lar
kullanır.
Ve
yazar şöyle devam ediyor: Geçmişe bu şekilde bakarak birkaç şey başarılmış
olur: İnsanın yaşamış olduklarını, bunlardan ortaya çıkardıklarını, takdir
edilmeyi hak eden edimlerini belli bir plana göre düzenleyerek geçmiş
zamanların sevecen temsilini, perspektifini kazandırır. Kişiyi özgürleştiren,
bir şey olmak değil, o şeyi takdir etmektir.
Zamanın
ötesinde hayatta kalan bir çocuk olmak, yaralı arketipiyle çok fazla
özdeşleşmeye yol açabilir. Yarayı kavramak ve yine de onu anılaştırmak,
serpilmenin ortaya çıkmasına izin verir. Serpilme bu dünyada bizim için amaçlanan
şeydir. Salt hayatta kalmak değil, serpilip gelişmek de kadınlar olarak bizim
doğuştan gelen hakkımızdır.
Yazar
ofrenda ritüeliyle kadının psikolojik ve psişik gelişimini ilişkilendirmiş.
Ofrenda kelimesinin psikolojik bir kavram olarak kökenini de açıklamış.
Analizden
genel olarak yapacağımız çıkarım ise kadınlar açısından içimizdeki gizil gücü
ne pahasına olursa olsun ortaya çıkarmak. Tüm baskıların ve yaralamaların
üstesinden gelerek dişil enerjiyle barışmak ve enerjimizi hayatta bize
rehberlik edecek, bizi koruyacak içsel bir güce dönüştürmek.
Bu
arada yazar analizini “çirkin ördek yavrusu” öyküsü üzerinden bağlayarak yapıyor.
Ve
şu vurgusu gerçekten çok güzel: Yüzyıllar boyunca kanıtlanmıştır ki, farklı
olmak toplumun kıyısında durmak demektir; özgün bir katkı, kültürüne yararlı ve
şaşırtıcı bir katkı yapmayı neredeyse garantilemek demektir.
Kaynaklar:
Estes
P., Clarissa, Kutlarla Koşan Kadınlar: Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve
Öyküler, Ayrıntı Yayınları, 2020, sf: 220-221
https://en.wikipedia.org/wiki/Ofrenda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder